Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez 'BiZ BU DiNiN TEMSiLCiSi DEGiL HiZMETCiSiYiZ.' Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet'in moderatörlüğünü yaptığı İskele Sancak'ta bu hafta batı ülkelerindeki İslam düşmanlığının arkasındaki sebepler tartışıldı. Program konuğu Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Star Gazetesi yazarı Mustafa Kartoğlu ve Zaman gazetesi Ankara temsilcisi Abdullah Bozkurt ile birlikte Müslümanlar'ın İslam karşıtı yapımlara gösterdiği tepki biçimi, Alevilik, camikondular, Avrupadaki İslamafobi'nin kaynağı, Dünya üzerinde İslam'ın algılanması gibi konuları değerlendirdi. GURBETÇİLERİN İSLAMA HİZMETLERİ ÇOK BÜYÜK Görmez, Almanya'da 3 milyon dolayında Türk soydaşı bulunduğunu, buraya ilk gidenlerin dönüş amacıyla gittiğini daha sonra Türkiye'de bu insanlara gurbetçi, Almanya'daki insanların ise yabancı dediğini anlattı. Görmez, bu ülkelerde yaşayan insanların daha sonra dini inançlarından uzak kalmanın endişesini duyduklarını kendi kazançlarından kısıntılara giderek zor şartlarda ibadet yeri edinmeye çalıştıklarını söyledi. Gurbete ilk gidenlerin İslam adına çok büyük çabalar gösterdiğini anlatan Görmez, daha sonra soydaşlar arasında gruplar oluştuğunu insanların birbirleriyle kopmaya başladığını bunun sonucunda da Türkiye'ye yapılan çağırlar üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı'nın devreye girdiğini anlattı. Diyanet'in Almanya'daki teşkilatlanması sonrasında çok önemli adımlar atıldığını Diyanet'in çabasının diğer Avrupa Ülkelerinde de model oluşturduğunu, Fransa, İspanya gibi ülkelerde izole veya asimile edilen müslüman kesimin Diyanet örneğini kendilerine örnek almaya başladığını söyledi. "İSLAM ALMANYA'NIN BİR PARÇASI" SÖZÜ ÇOK ÖNEMLİ Almanya'da bu olumlu gelişmelere karşın sünnet yasağı gibi olumsuzlukların yaşandığına dile getiren Görmez, Almanya'daki yetkililere bu konuyu mutlaka sorduğunu söyledi. Almanya'da bazı çevrelerin Müslümanlarla ilgili kartpostal ve pankart hazırlamalarından utanç duyduklarını söyleyen çevreler oldu. GURBETTEKİ MÜSLÜMANLAR KRİTİK BİR SÜREÇTE İSLAM ÜLKELERİNDEKİ TEPKİNİN KAYNAĞINDA 200 YILLIK YARALI BİLİNÇ VAR İSLAM KARŞITLARI TEK NOKTADA Görmez, İslamofobi'ye karşı tepki konulmasının çok önemli olduğunu mukaddes değerlerin birilerinin aşağılamasına müsade edilemeyeceğini bunun insani bir tekpi olduğunu ancak bu tepkinin kurallar çerçevesinde ve anlamlı olması gerektiğini, insan öldürerek, katlederek yapılan tepkinin sadece bu işin peşindekilerin ekmeğine yağ süreceğini ve İslam'a karşı benzer hareketlerin devam etmesine yol açacağını söyledi. İSLAMIN BATIYI ANLAMA TARİHİNDE İLGİNÇ AYRINTI Müslamanların bugün bazı olayların üzerinden gelemeyişinin nedeninde Batı kültürünün bir bütün olarak değil parça parça değerlendirmesi ve içinde eritmemesinden kaynaklanıyor. İslam metodolojisi varlığını sürdürüyor, ancak o medoloji ile hayata bakmada başarılı olamadık. bunun harici ve dahili sebepler var. Yeni akımlar ortaya çıktı. Yeni mezhepler kitaplar terceme etti. İslam dünyasında insan yetiştirme mekanizmalarını, bilgi kaynakları, üniversiteler ve ilahiyat fakültelerini gözden geçirmesi gerekiyor." dedi. Dünyadaki tüm gelişmelere karşı İslami açıdan gerekli cevaplar verilmesi için İstanbul'da bir merkez kurulduğunu bunun İstiklal Harbi ve sonraki döneminde atıl duruma düştüğünü söyleyen Görmez, daha sonra Diyanet İşleri ve İlahiyat Fakülteleri ile birlikte sürecin yeniden başladığını söyledi. 'İbare ile ibret kelimesi aynı kökten gelir." diyen Görmez, Türkiye ile diğer İslam ülkeleri arasında İslam'ın dünyayı okumada farklılıklar bulunduğunu belirtti. Türkiye'de 'Hüküm ile hikmeti' beraber götürmeye çalıştığını anlatan Görmez, Diyanet'in 100 bin personeli bulunmasına karşın toplumu din konusunda bilgilendirmede dahi istenilenin tam anlamıyla verecek noktada olmadığını söyledi. Bu açıdan yurt dışındaki Müslümanlara İslam'ı daha iyi anlatacak noktaya gelinmesinin zaman alacağını söyledi. Görmez İslam'ın iyi anlatılması için ihtiyacın bir rönasans olmadığını, var olan ihtiyacın ilmin her alanında kendi içinden bilim adamlarını çıkarmaktan yattığını, Buhari, İbni Sina gibi yeni alimlerin çıkmamasının büyük bir ihmalkarlık olduğunu söyledi. İslam konusunda sadece Türkiye'nin yaptığının yeterli ve doğru olduğunu söylemenin doğru olmadığını söyleyen Görmez, Bu konuda Mısır başta olmak üzere bazı İslam ülkelerinde yapılan çalışmalara da dikkat çekti. ALEVİLİĞİ MÜSLÜMANLIKTAN KOPARMAK İÇİN MÜHENDİSLİK ÇALIŞMASI VAR Görmez, Cemevlerine yaptığımız ziyaretlerde Alevilikle ilgili düşüncelerinde bir yanlışlık varsa öncelikle onları düzeltmeyi hedefliyoruz. Belki bu konuda Diyanet İşleri'nin üzerlerine düşen görevi yerine getirmekte ihmali olduğu kanatindeyim. Alevi vatandaşlarda Sünni vatandaşlara yönelik görüşlerinde bir yanlışlık varsa onun tespiti ve bunun düzeltilmesi gerektiği düşünüyorum. Aleviliğin zıttı Sünnülik değildir, Aleviliğin karşıtı Emeviliktir o da tarihte kalmıştır.Alevilerin kurucu öğretileri kurucu metinleri, Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Kaygusuz Aptal gibi şahsiyetleri bir araya getirdiğimizde 4 kapı, 40 makam, insani kamil ve ihvan geleği dikkate alınması gerektiğinde bir karşıtlık üretmek gayretinde değiliz. Sonrasında Diyanet üzerinden tartışma çıkıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı da bir mezhep kalıbı içinde değil, İslam'ın tüm vatandaşları kuşatma çabası içinde, ihmal ve taksirlerimiz olmadığını söyleyemem. Tüm ihtilafları ortadan kaldıracak olan şey yazılı metinler, ortak bilgilerdir. Biz bunları yayınlamaya başladık. Günlük siyaset ve güncel hadiseler üzerinden tartışma çıkıyor. Bu tartışma biçiminin yeniden gözden geçirmek gerekiyor. CEMEVLERİ İLE İLGİLİ ADIMLARA DİKKAT Görmez, Diyanet işlerinin bir temsil kurumu olmadığını bir hizmet kurumu olduğunu ve bu kurumun her kesime hizmet etmesi gerektiğini bu hizmeti İslam'ın genel çerçevesi içinde ve Kur'an'ın izinde yapması gerektiğini söyledi. Türkiye'de 85 bin cami bulunduğunu, bu camilerin 50 bininin köylerde bulunduğunu anlatan Görmez, bugün yüzde 25 nüfusa düşen cami sayısının yüzde 50'ye düşen cami sayısından çok fazla olduğunu dile getirdi. İnsanların cami ihtiyacını gidermek için, mimara danışmadan gecekondularla birlikte cami kondularla ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmışlardır. O insanları kınamak değil onları rahmetle anmak gerekiyor. Bugün farklı bir noktadayız. Artık farklı bir noktadayız. Öncelikle deprem konusana dikkat çekmemiz gerekiyor. Yeni yapılacak camilerle ilgili ortak bir bilinç geliştirmek istiyoruz. Bugün yeni şehirler kuruluyor ancak şehir bittikten sonra cami için yer aranmaya başlıyor. Biz bunu bir bütün olarak değerlendirilmesini istiyoruz. Türkiye'de cemaatlerle iyi diyalog içinde olduklarını ve hizmet açısından eksik kalan noktalarda yardımlaştıklarını söyleyen Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Türkiye'deki gayrimüslimlerle ilgili de üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeye çalıştıklarını, onların ihtiyaçlarının karşılanmasının İslam'ın bir vecibesi olduğunu söyledi. Görmez, Türkiye'de gayrimüslimlerle ilgili en küçük bir gelişmenin batıda yakından takip edildiğini, en küçük ayrıntının dahi kendilerine sorulduğunu belirtirken dünyanın dört bir tarafından bulunan Müslümanların durumunun iyi bilinmesinin onlara verilecek cevapta çok önemli olduğunu söyledi. Görmez, yabancılarla birlikte katıldığı bir tarihi eserin restorasyonunda o eserin 1492 yılında yapıldığına dikkat çekerek o tarihin Amerika kıtasının keşfi ile birlikte Avrupa'daki Musevilerle ilgili önemli bir tarih olduğunu aynı dönemde Osmanlı'da neler yapıldığına ilişkin çarpıcı bir örnek olduğunu söyledi. Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Samsun Müftüsü'nün söylediği sözlerle ilgili değerlendirmede, Kur'andaki her ismin konulmasının doğru olmadığını ancak, örnekler verilmiş olmasının doğru olmadığını, isimlerin anlamlarının farklılıklar gösterebileceğini, Hz. Peygamber'in anlamı yanlış olan tüm isimleri değiştirmeye kalkışmadığını, yüz bin sahabi içinde sadece 6 kişinin isminin değişmesini istediğini hatırlattı. TEK İSTEĞİ O OLDU
.Haber7 |
1905 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |