Okuyucu mektupları; 'En değerli yatırım insana yapılandır diyoruz ama kimse insana yatırım yapmıyor artık.'
En değerli yatırım insana yapılandır diyoruz ama kimse insana yatırım yapmıyor artık.
Zamanımızda özellikle genç nesilden çok şikayet eder olduk. Şimdiki gençlerde hiç utanma yok, terbiye yok, düşüncesizce davranıyorlar eski değerlerimiz nerede diye başlayan cümlelerleri bizim zamanımızda böylemiydi... diyerek bitiriyoruz. Aslında çektiğimiz kendi cezamızda farkında değiliz.
Özüne aslına uygun değerlerini unutmuş, Allah'ın Ali imran süresinin (196-197 ) "Kafirlerin refah içinde diyar diyar dolaşması sakın seni aldatmasın. Onların bu refahı az bir yararlanmadır. Sonra onların barınağı cehennemdir. Ne kötü bir yataktır orası" ayeti ile uyarıldığı halde , dayatılan sahte hayatların ve yaşam tarzlarının peşinde koşmaktan kendini alamamış, kendisine emanet verilen çocuklara gereken ilgiyi bir türlü gösterememiş, Sizin için çalışıyorum ben kim için koşuşturuyorum demekten öteye geçmemiş ilgisi ve alâkası çünkü.
Oysa dünyaya geldiğinde ne kadar çok sevinmiş, etrafındankilerden tebrikler almıştı. Sonrasında el bebek gül bebek büyütmüştü. Her hareketiyle mutlu olmuştu. Aynı çocuk bende bir bireyim artık benimde kararlarım var, bana gerken değeri verin dediğinde , hükmediciliği gittiği için mi, yoksa değerleri değiştiği için mi bir türlü gerekeni yapmamış, bebekken gösterdiği ilginin üçte birini bile çok görerek kendine göre varsaydığı
değerlerin peşinde koşmuştu.
Kendini rahat ifade edemeyen birey adayı çocuklarda toplumda kabul görmek için değerlerini değiştirmek zorunda mı kalmıştı acaba.
Sevgi insanın tabiatı için gerekli iken, hayatın argümanları içinde boğulmuş bir halde küçücük bir sevgi latifesini dahi çocuğundan esirgeyen , şu an meşgulüm, başka zaman, off yorgunum gibi cümlelerle geçiştirdiği yaşamını kendi elleri ilemi yalnızlaştırmıştı.
Neden sevgiyi hayatının en sonlarına yerleştirmişti.
Aslında değişen kendi değerleri idi de onlar yeni nesli suçlamaktan kendilerini göremez halemi gelmişlerdi.
Tabiki onlar mecburdu, çalışmasa kariyer yapıp çok kazanmasa karınları nasıl doyacaktı, temiz olmasa evden mikrop kaparlardı sonra çocukları. Oysa bilgisayar başında yalnızlaşan nesil ne virüslü mikroplar kapıyordu da haberleri yoktu.
Onlara göre yedikleri önünde yemedikleri arkasındaydı nelerini eksik etmişlerdiki. Nankördü be bu yeni nesil hiç doymak bilmiyorlardı verdikçe fazlasını istiyorlardı.
Bir bilselerdi doyumsuzluğun sevgi açlığından kaynaklandığını, bir görselerdi yeni neslin değerlerinin, kendi değerlerini bırakarak sahte değerler peşinde koşturan kendilerinden kaynaklandığını belki hatanın neresinden dönülürse kardır misali düzelebilirdi herşey. Fakat görünen o ki görmek bir yana gözler gittikçe körleşiyordu.İnsanlar yeni nesli kendi elleri ile aslını bozuyor bir de bundan şikayet ediyorlardı.
Mutluluk yaratılışlarında gizli bir hazineyken onu keşfetdemeyen insan, verilen emanetlerin bile değerini kavrayamadı.Kendi işbilmezliğini sürekli birilerine fatura etti.Kendinin değiştiğini sanan insan değerlerini değiştirdiğini fark edemedi.
Rabbinin , ona buyur kulum diye verdiği değeri bile, değerlendiremedi.
H.Bilgin