SEVİLMEYEN HELAL Yuvanın devamlı olabilmesi için eş seçiminde titiz davranılmalı Allah insanı çift yaratmış, madde ve mana alanlarında çiftin her teki, diğerine muhtaç; mutluluk, huzur, üreme, eğitim, yardımlaşma, değerlerin gelecek nesillere aktarılması… hep çiftlerin evlenmesi, aile kurması ve aileyi korumasına bağlıdır. Bu yüzden dinimiz ve geleneğimiz evlenmeyi teşvik etmiş, bu olayı düğünlerle, şenliklerle karşılayıp ilan etmiş, yuva kurmayı iyi, yuva yıkmayı kötü görmüştür. Yuvanın huzurlu ve devamlı olabilmesi için eş seçiminde titiz davranılması istenmiş; güzellik, zenginlik, soy soptan önce dindarlık ve ahlakın aranması tavsiye edilmiştir. Boşanma Allah Teâlâ'nın, zorunlu hale geldiğinde izin verdiği ama sevmediği bir olaydır. Boşanma olayının yan tesirleri yalnızca çiftleri değil, onlardan ziyade çocukları ve azalarak iki tarafın çevresini olumsuz etkilemektedir. Baskılar, kavgalar, cinayetler, küslükler de cabası. Gittikçe artan boşanma olaylarında sebeplere bakıldığında bunların çoğu, boşanmayı zorunlu kılan sebepler değil, giderek artan tahammülsüzlük, kanaatsizlik, doymazlık, maddeye düşkünlük, taklit gibi ahlaki ve psikolojik sebeplerdir. Bunların giderilmesi ise büyük ölçüde 'ahlak eğitimi' ile olabilir. İslam, 'durum ne olursa olsun, taraflardan biri veya her ikisi evlilik devam ettiği takdirde ne kadar zarar görürse görsün evlilik devam etmelidir' demiyor. Sebep ne olursa olsun evlilik çekilemez hale gelirse bunun devamından hem çiftler hem de çevreleri zarar görürler. Bu takdirde anlaşarak, kendileri anlaşamıyorlarsa araya hakemleri sokarak tatlılıkla ayrılmak/boşanmak gerekir. Çocuklar varsa, boşanmadan sonra da meşru olan iyi ilişkilerin, çocuklar ve akrabalık adına sürdürülmesi icab eder. Gel gör ki, boşanmaların çoğu 'evlilik çekilemez hale geldiği' için değil, daha müreffeh, daha hür, daha hazlı bir hayat ümidi/hayaliyle oluyor. Yıllardır 'ekonomik özgürlük' edebiyatı yapıldı. Ne imiş, kadın boşandığı takdirde aç ve açık kalmamalı, evlilik birliğini bu korku yüzünden sürdürmemeli imiş. Peki bu korkuyu nasıl gidereceksiniz; kadını paralı bir işte çalıştırarak. Paralı bir işte çalışan kadın hür müdür? İşten atılma korkusu yok mudur? Birçok işe yaramaz adamın ağız kokusuna tahammül etme riski yok mudur…? İslam kadını, aç kalmamak için çalışmaya mecbur tutmuyor, hür seçimi ile isterse ve gerekirse kendine uygun işlerde çalışmasına izin veriyor. Ama kadın çalışsın çalışmasın onun geçimini mutlaka sağlıyor; bunun için hukuki, ahlaki ve sosyal tedbirler alıyor. Geçici, birkaç saat veya gün sürecek bir yol arkadaşlığında bile arkadaşlarınıza tahammül etmeniz gerekir; hiçbir kimse diğerinde bütün aradıklarını bulamaz. Beraberlik, bulunanlar ile bulunmayanlar arasında kurulacak bir denge ile yürür; beklentilerden var olanlar, yok olanları önemsiz kılacak ölçüde oldukça beraberlik sürer, sürmelidir; çünkü beraberliği bozanların bundan sonrası için beklentilerinin gerçekleşme ihtimali de hiçbir zaman garantili değildir. |
1043 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |