Aile irşat bürosu koruyucu aile çalışmalarına hız verdi. Aile irşat bürosundan çağrı !.. Aile irşat bürosu koruyucu aile çalışmalarına hız verdi. Koruyucu aile olmak istemezmisiniz?.. Avrupa'da başlayan Türk ailelerinden koruyucu aile oluşturma projesi son günlerde Fransa'da yaşayan Türk asıllı ailelerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Koruyucu aile nedir? Çocukların sağlıklı gelişebilmeleri için kendilerini koruyacak, sevecek, destekleyecek, güven sağlayacak, sosyal ve maddi gereksinimlerini karşılayabilecek sıcak bir aile ortamına ihtiyaçları vardır. Çocukların yeterli sevgi alabildikleri, gereksinimlerinin düzenli olarak karşılandığı sıcak aile ortamında yetiştirildiklerinde sağlıklı bireyler olabildikleri bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Kuşkusuz anne-babalar da çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmek için çaba harcarlar. Ancak yaşam her zaman düşünüldüğü gibi olmayabilir. Bazı aileler zihinsel, bedensel, ya da psikolojik sorunları veya ekonomik yetersizlikleri, boşanma, ölüm gibi sosyal sorunları nedeniyle bütünlüklerini devam ettiremeyip, çocuklarının gereksinimini karşılayamaz hale gelebilmektedirler. Böyle durumlarda, çocuklara yardım edebilmenin en iyi yolu, öz ailesinin koşulları iyileşinceye kadar başka bir ailenin yanında bakımlarının sağlanmasıdır. Bu nedenle, tüm dünyada korunmaya muhtaç çocuklar için en çok tercih edilen bakım şekli, ülkemizde de olduğu gibi koruyucu aile bakımıdır. Koruyucu aile bakımının, çocuğa sağladığı aile ortamı çocuğun psiko-sosyal gelişiminin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi açısından önem taşımaktadır. Koruyucu Aile Hizmetinde amaç, çocuk için karmaşık ve sorunlu olan bir dönemde özenli davranılarak çocuğun bu dönemi örselenmeden geçirmesini ve normal hayatını devam ettirmesini sağlamaktır. Koruyucu aile çocuklara, öz ailesi, okulu ve çevresiyle ilişkilerini devam ettirmelerini sağlayarak yardımcı olur. Koruyucu aile yanına yerleştirilebilen, korunan, tehlikeli ortamlardan uzak tutulan her çocuk sorumluluğu paylaşan herkesin sevinci, başarısı olacaktır. Koruyucu ailenin dinimizdeki hükmü: Koruyucu aile kavramı ve bu isim altında verilmeye çalışılan hizmet oldukça yeni bir uygulamadır. Ancak Kur-an-ı Kerim’in Sosyal Yardımlaşma ve dayanışmaya ilişkin prensipleri, toplumun yetimler gibi özel ilgi ve desteğe muhtaç kesimlerinin sahip çıkılmasına yönelik tavsiyeleri ile Hz.Peygamber (s.a)’in bu hususlara dair söz ve uygulamaları Koruyucu aile olgusuna bakışta bir çıkış noktası ve dini bir perspektif sunabilir. Kur’an-ı Kerim’de inananların, Allahın kendilerine verdiği maddi manevi rızıkları bunlara sahip olmayan kimselerle paylaşmaları üzerinde önemle durulmuştur. (Bakara. 2/3. 195, 254, 261: Al-i İmran. 3/17, 92, 134: Nisa, 4/39: Ra’d. 13/22: İbrahim, 14/31: Hac, 22/35: Duha. 93/9-10 vb. ) Yine Kur-an da yetimlerin himaye edilmesi, (Bakara, 2/83, 220: Nisa, 4/6, 36) çaresiz kimselere sahip çıkılması ve bu uğurda gerekli mücadelenin verilmesi istenmekte, yetimi itip kalkan ve yoksulu gözetmeyen kimseler kınanmaktadır. Ayet ve hadislerle önemine dikkat çekilen “yetim” kavramının üzerinde durmak gerekir.İbn Abbas’a “Yetimlik ne zaman biter?” diye sorulduğunda : “Ömrüme yemin ederim ki, adam vardır, sakalı çıkarda hala kendi hakkının almaktan aciz, kendi namına bir şey vermekten acizdir.İşte kişi kendi hakkını alacağında başkalarının alışverişi gibi doğru ve yeterli davranabiliyorsa, artık o zaman yetimlik durumu sona ermiş demektir.” Diye cevap vermiştir. Kur’an da evlilik çağına gelinceye kadar yetimlerin gözetilmesini, kendi ayakları üzerinden durup duramayacaklarının iyice anlaşılmasının nihayet, hayata atılabilecek bir hale geldiklerinde mallarının kendilerine teslim edilmesini ister. O halde yetimlik tek başına kalma, mağdur ve himayeye muhtaç olma halini ifade eder.Aileleri olsa bile kendilerine sahip çıkılmayan çocuklarda toplum yetimleri olarak kabul edilebilir.Kur’an-ı Kerim’ de Firavun2un zulmümden korumak amacıyla annesinin nehre bıraktığı bebek Musa (a.s) nın Hz. Asiye tarafından himaye edilip, yetiştirilmesinden söz edilmektedir. Hz.Asiye’nin bu tutumu anneli-babalı olsun olmasın bakıma muhtaç çocuklara sahip çıkmanın ve koruyucu aile olmanın önemini ortaya koymaktadır. Kur’an’ın temel kavramlarından birini de merhamet oluşturmaktadır.Kur’an, aile ve sosyal hayattaki ilişkilerin rahmet ve merhamet ekseninde yürütülmesine dikkat çekmektedir.Özellikle çocuklara şefkat ve merhamet gösterilmesi hususunda Hz. Peygamber’in söylem ve uygulamalarında önemli bir yeri vardır.Kişilerin kendi çocuklarına göstermesi gereken şefkat ve merhameti, özellikle bundan mahrum bırakılmış başka çocuklara da göstermesi hem dini hem insani bir sorumluluktur.Koruyucu aile olmanın böyle bir sorumluluğu yerine getirmede önemli bir fonksiyon icra edeceği belirtilmelidir.Öte yandan bu uygulamanın hukuki anlamda evlat edinme olmadığı da görülmektedir. Erdemli bireyler yetiştirmenin ve sağlıklı bir toplum inşa etmenin yolunun çocukların sevgi ile ilgi ile yetiştirilmelerinden, küçük yaşta verilecek değerler eğitiminden geçtiği gerçeğinde hareketle öz aileleri tarafından bu ihtiyaçları giderilmeyen çocukların koruyucu ailenin himayesine verilmesinin prensipte dinen tecviz ve teşvik edilecek bir uygulama olduğu söylenebilir.Buna göre; nesep İslam’ın korumayı hedeflediği temel haklardan biridir.Ayrıca bir takım hukuki sonuçlar doğurması açısından nesebin korunması zaruridir.Hz. Peygamber akrabalık bağlarının bilinmesi açısından nesebin önemine vurgu yapmıştır.Bu itibarla koruyucu aile bakımındaki çocukların anne ve babalarını tanıması dini bir gerekliliktir. Koruyucu aile ile çocuk arasında bir kan bağı veya süt hısımlığı yoksa çocuğun buluğ çağına erimesinden sonra, ilişkileri mahremiyet kurallarına uygun olmalıdır. Hz. Peygamber çocukların 7 yaşından itibaren ayrı yataklarda yatırılmasını ifade etmiştir. Sonuç olarak söz konusu prensiplere riayet edilmesi şartıyla koruyucu aile uygulamasının dinen caiz olduğu, koruyucu aile olmanın önünde dini bir engel bulunmadığı söylenebilir. |
2342 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |