Sizden Gelenler 'HİCRETLİ-HİZMETLİ-GÖREVLİ' Avrupa'ya gelenler' AVRUPA ÇARKININ DİŞLİSİNDE GEÇİÇİDE OLSA NASİBİNİ ALANLAR (HİCRETLİ-HİZMETLİ-GÖREVLİ) Uzun zamandır yaptığım gözlemlemelerim,insan için insanların geçici hicretleri konusunda oldu. Kendi ülkesinden göç edenlere ve diğer ülkelerdeki insanlara dinini, kültürünü, ülkesinin güzelliklerini tanıtmak, yaşatmak, aktarmak için bulunduğu yaşamdan kopup, başka bir ortama gelerek yaşamak yani geçiçi Avrupalı olmak. Gelen hangi niyetle gelirse gelsin karşılaştığı ortam,genelde geldiği bölgede yaşayan insanların algısına, anlayışına göre değişiklik arzetmektedir. Avrupa'ya ilk gelenler ve şu an yaşayanlar arasında üç nesil değişmiştir. Bu zaman zarfında , eğitimin,teknolojinin, yaşam şartlarının etkisi ile değişen insanların fikirlerinde,bakışlarında, algılarında büyük farklılıklar olması kaçınılmazdır. Bu üç nesil arasında köprü kurmak gelen görevlilerin birinci uğraş vereceği bir alandır.İkincisi, yeni nesle birikimlerini, tecrübelerini bilgisine katarak, aktarması gerekenleri, sevdirerek aşılamaktır.Üçüncüsü karşılaştığı zorluklarda pes etmeden devamlı olmaktır. Çünkü Avrupada hicret veya göç eden o kadar insanı öğüten bir değirmen vardır. Özelliklede yeni nesli dişlerinde lime lime ederek parçalayan, M .Akif Ersoy dediği .." tek dişi kalmış canavar" misali yutan bir çark vardır. O çarkta görevli gelenlerde nasibini bir şekilde almaktadırlar. Neden HİCRETLİ-HİZMETLİ-GÖREVLİ dedik çünkü hepsini birebir yaşamakta olduklarını gözlemledik. Her ne kadar geldikleri ortamda Türkçe konuşan insanlar olsada sonuçta yabancı bir ülke ve farklı yaşam tarzı yaşayan insanlarla muhattaplar. İster istemez belli bir hicret yalnızlığı yaşıyorlar. Bu habeşistan hicreti kadar olmasada medine hicreti olduğu aşikar. Geldiği bu ülkede dinine hizmet etmek doğruyu güzeli anlatmak örnek olmak insanları Allah'ın evinde toplamakta hizmetli yapıyor onları. Tayinle geldikleri içinde otomatik olarak görevli oluyorlar zaten. Gelenler bu sıfatlardan hangisini kendine şiar edinirse o yönde çalışma sergileyebiliyor. Bir bölgenin camisine gelen bir görevli , kendi kulluk görevleri yanında halkın bilgilendirilmesi,yeni nesle dinimizi sevdirmesi, geldiği ülkenin insanlarına dinimizi tanıtması ve bölge halkına sosyal ortamlar oluşturması gibi geniş yelpazeli bir görev sorumluluğu var. Üç farklı nesle, ayrı seviye oluşturması, halkın nabzını tutması, yabancılara dinimizi aktarması herşeyden önce örnek olması gerekmektedir. Geldikleri yerde, anlayış ve seviye farklılıkları ile karşılaşmasından doğan sorunlar bir yana bunlara birde kendi penceresinden karşılaştığı sorunlar eklenince bu değirmende onlarda gerektiği kadar çarklanmakta, geldiklerindeki o saf ve temiz cizgileri zamanla grileşmekte, üreticiliğine gölge düşmekte. Buna, farkında olmadan bilinçsizce kendi öğütüldüğü değirmenin dişlerinin acısını onlarında bir nebze olsun hissetmesini isteyenler sebeb olmaktalar. Ne mutlu, şükür sebebi.... Öncelerden camiler yoktu, apartman altlarında veya evlerde toplanıp teravi kılınıyordu. Şimdilerde toplanılan, tüm ibadetlerin rahatça yapıldığı, sosyal açlığın giderildiği camiler var bünyesinde dernekler var. Ve dolayısı ile belli süreliğinede olsa hizmet veren din görevlileri var. Hizmetlerin kaliteli olması insan piskolojisi ile alakalıdır. Gelen görev ehline geçiş döneminde kolaylık sağlanması, verimin artmasına ve dolayısı ile o bölgeye yansımasına olanak sağlar. Bunların bilincinde olarak hareket etmek gelecek nesilller için önem arzetmektedir. Aksi yaşandığında kaybedecek olan yine çarklarda parçalanan neslimizidir. Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Avrupa insanı eline geçen nimetlerin değerini bilerek hareket etmek, en üst seviyede gereken hizmeti almak, bunun için alt yapı oluşturmak, gelecek yeni jenerasyonun çarklarda erimesini engellemek zorundadır. Bunu yaparken yararlanacağı enstrumanlara gereken özeni ve ilgiyi esirgemeden göstermesi, anlayışını, görgüsünü,algısını yenilemesi gerekmektedir. Geçici Avrupalılarında çarklara takılmaması için, niyet olarak, HİCRETLİ-HİZMETLİ-GÖREVLİ üçgeni çerçevesinde yola çıkmaları kendi hayırlarınadır. Mus'ab Bin Umeyr ise buna en güzel örnektir. Eslemunnisa |
1066 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |