Editorun Kaleminden, 'Kader'i anlamaktan fersah fersah uzakmıyız' "Nasılsa Allah her yüzyılda bir Alim gönderecekti. Bizim ilim öğrenmemize ne gerek vardı ki ?" KURTARICI GELİYOR MU?...GELDİ Mİ?... GELECEK Mİ?... "Bugün size dininizi tamamladım. Üzerinize olan nimetimi tamamına erdirdim ve size din olarak İslam'ı seçtim." Allah (cc) rağmen hala birileri halâ dini tamamlama ve tanımlama telaşında. Ya Mehdi, (nerede ise her mahallede bulunan olmayan bir kurtarıcı) gelecek onları kurtaracak. Ya da Kutbül Aktab'lar Kutbül İrşad'ler idare düzenleme işlerini üstlenecek. Zira Rabbimizin melekleri haşâ (emekli) Peki "Yeryüzünde bir halife yaratacağım." Buyuran Rabbimiz yeryüzünde adaletin tesisi ve iyiliğin yayılması görevini kimlere verir. Müslümanları tarif ederken Rabbimiz (cc) onlar hayırlarda birbiri ile yarışır onlar iyilik üzeredir, buyurmaz mı?... Herşeyi kader'e yükleyip (Kader'i anlamaktan fersah fersah uzak) teslimiyet adı altında adeta sorumluluklardan kaçarcasına Allah böyle takdir buyurmuş, deyip kendi tembelliğini kader'e yükleyip iftira atan, "Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir." (Nisa-79) Ayetine rağmen, ısrarla böyle bir iftiraya sarılanlara ne demeli. Allah (cc) "Hiç şüphe yok ki Onu biz indirdik kıyamete kadar da (sizi vesile ederek) biz koruyacagız." (Hicr-9) buyururken; Biz, bize gelen mektubu hiç açıp okumadık ki anlayalım. "Sizin en hayırlınız Kur'anı öğreneniz ve öğreteninizdir." Buyuran Alemlere Rahmet efendimizi Arap Alfabesini öğreteninizdir anladık. Defalarca okuduğumuz Yasin'i bir kez anlamak için okumadık. Ne gerek vardı ki. Okuyorduk nasılsa Allah (cc) her harfine bin sevap veriyordu ya!. Zaten Yasin Kur'anın Kalbi idi, diğerlerini okumaya gerek de yoktu. Anlam bizim için pek de önemli değildi. Birkaç kez Kur'anı Kerim'i hatim eder Cenneti de garantilerdik nasılsa. Öyle ya Allah Rasulü ve sahabiler hep 100 sevap bin sevap 70 bin sevap öyle yapmışlardı. Sadece Kur'anı okumuşlar ve oturmuşlardı öylece. Bir bakın bakalım Siyer'e Efendimiz (asm)'ın hayatına. Ummet 70 küsür fırkaya bölünecekti nasılsa, içlerinde en saglamı ise herkesin kendi fırkası idi. Kur'an'daki ''Siz insanlar içerisinden çıkarılmış en hayırlı (tek) bir ümmetsiniz.'' ikazına ragmen. Kur'an ve Sünnet TEVHiD'e çagırırken bizler cüzlere ayırmayı marifet belledik. Nasılsa Allah her yüzyılda bir Alim gönderecekti. Bizim ilim öğrenmemize dinimizi öğrenmemize ne gerek vardı ki. Nasılsa Allah (cc) herkesin kaderini yazmış herkes Filmini oynuyordu. Onun için mi Bedir'de Uhud'da Müşriklerle savaşırken şehid olanlar (boşu boşuna öldüler diyen fasıklar gibi) bu onların kaderi idi. Onun için mi Allah Rasulü Taif 'te taşlanmış Kan-Revan içinde kalmıştı. Çünkü Allah (cc) hâşâ onun azap görmesini dilemişti. Çünkü Bu onun kaderi (mi) idi. Sünnetullah'ı unuttuk. Allah (cc)'nın onu asla ve asla değiştirmeyeceğini beyanına rağmen bizler hep hevâ'dan birşeyler gelsin bekledik. Bizim yitik (ilim) malımıza başkaları sahiplendi. Aklı tasviye ettik, imanımızı da bir güzel paketledik. Tembellik ve uyuşukluğumuzu kadere ihale eyledik. Sonra da hep bekledik, bekledik... Biraz gelenek, görenek, biraz da felsefe sosu ekleyip, gelmiş, gelecek zamanların dini olan bu dini günümüze ve kendimize has eyledik. Yeryüzünde en güzel İslam'ı yaşayanı kendimiz sandık. Gelin degerlerimizi bir sorgulayalım. Kur'an-ı Kerim'deki "Hiç akletmezmisiniz ?... Düşünmezmisiniz ?..." ayetlerinin muhatabı olalım. Model mi arıyorsun ?... İşte Allah Rasulü. Kur'an-ı anlamak mı istiyorsun, O'nu yüksek yerlerde tutma, hayatına indir. Allah Rasulünü anlamak mı istiyorsun, O'nun çağına gitme, onu çağına getir. | |||||
854 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |