Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Mekke’de gurbetçi hacı adaylarıyla buluştu. Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Mekke’de gurbetçi hacı adaylarıyla buluştu… Hac farizasını yapmak için Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden kutsal topraklara giden gurbetçi hacı adaylarıyla buluşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, yaptığı konuşmada haccın sembollerle örülü bir ibadet olduğunu, bunun arkasında büyük bir mana ve hikmet olduğunu belirtti. Avrupa’da yaşayan gurbetçi vatandaşların İslam kimliklerini koruduklarından dolayı birer kahraman olduğunu ifaden eden Başkan Görmez, “Her biriniz bir kahramansınız. Sizler yıllar önce Anadolu’dan terki diyar ettiniz. Avrupa’nın muhtelif yerlerinde çocuklarınızın rızkını kazanmaya gittiniz. Başka dünyalarda Müslüman kimliğinizi muhafaza ederek, çocuklarınızın Müslüman kimliğini muhafaza ederek, camiden, cemaatten, ,ibadetten, rabbimizden, peygamberimizden, kitabımızdan ilişkinizi koparmadan hayatınızı devam ettirmeniz Allah nezdinde her birinizi kahraman olarak yazdıracaktır inşallah” dedi. Haccın manasının ‘bir insanın verebileceği en büyük karar’ olduğunu belirten Başkan Görmez, şöyle konuştu; “Hac, kul ile Allah arasındaki en büyük sözleşmedir…” Haccın manası, ‘bir insanın verebileceği en büyük karar’ demektir. Siz büyük bir karar verdiniz niyetinizi halis kıldınız. Allah’a vasıl olmak için, hac ibadeti için buraya geldiniz. Hac, kul ile Allah arasında verilen en büyük sözleşmeleri içeriyor. Siz ihramı giydiğiniz andan itibaren Allah’a sözler verdiniz. İhram giyerek Allah’a söz verdiniz. İhram giymek, ‘Allah’ım bundan sonra iman ve takvadan sonra ben hiçbir üstünlük kabul etmiyorum. Bundan sonra makama, mevkiye, servete, statüye, dile, renge değil, imana, takvaya, adalete, merhamete, ahlaka, fazilete önem vereceğim’ demektir. Sonra mikat mahalline varıyoruz. Burada yine Allah’a söz veriyoruz. ‘Vakti doğru kuşanacağım, ömrümü beyhude harcamayacağım, vaktimi kötülükte kullanmayacağım, bana verdiğin ömür sermayesini sana emanet edeceğim güne kadar sana ibadet edeceğim sana kulluk edeceğim’ demektir. Sonra Kabe’yi gördünüz. Tavafa başlarken istilam ettiniz.Hacer-i Esved’e elimizi kaldırarak Allah ile sözleşmemizi yeniliyoruz. Sonra her adımı ibadet olan tavafa başlıyorsunuz. Sonra makam-ı İbrahim’de iki rekat namaz kılıyorsunuz. İmanınızı yeniliyor tevhidinizi tazeliyorsunuz. Sonra Safa tepesine gittiniz. Hayatımızın ab-ı hayatını aramak için sembol olarak Sa’y ettiniz. “Hacı olmak, rabbimizle yeni bir sözleşme ile imanımızı, kulluğumuzu yenileyerek hayata yeniden dönmektir…” Arafat’a çıkacaksınız. ‘Hac Arafat’tır’ buyuruyor efendimiz. Arafat marifet yeridir. Rabbimizle olan tanışıklığımızı ileri safhalara götüreceğiz. Arafat irfan mekanı, itiraf mekanıdır. Günahlarımıza tevbe edeceğiz. İslam ümmetini, kan akan İslam coğrafyasını unutmayacağız. Şam’ı, Bağdat’ı, Arakan’ı, Doğu Türkistan’ı unutmayacaksınız. Onlar için de Allah’a dua edeceksiniz. Arafat’tan sonra sel gibi Müzdelife’ye akacaksınız. Ayet-i Kerime’de olduğu gibi sel gibi yürüyeceksiniz. Şuurumuzu diri tuttuğumuz yerdir orası. Sonra Şeytan taşlamaya gideceksiniz. Sakın taş attığınız karşınızdaki taşı şeytan zannetmeyin. O şeytanın içinde bizim benliğimiz, kötülüğümüz, günahlarımız var. Diyoruz ki, ‘Rabbim beni senden uzaklaştıran her şeyi taşlıyorum’ sonra yeniden tavaf ve sa’yinizi yapıp kurbanlarınızı kesip traş olup ihramdan çıkacaksınız ve ‘hacı’ olacaksınız. Hacı olmak rabbimizle yeniden bir sözleşme ile imanımızı kulluğumuzu yenileyerek yeniden hayata dönmektir. Ahiretimizi görüp dünyaya yeniden dönmektir. “Allah, telbiyelerine karşılık bulan kullarından eylesin…” Telbiye getirirken aklımızdan şunu çıkarmayacağız. İmam Gazali’nin bir sözünü size söyleyeyim. İmam Gazali Kudüs’ten, bugünlerde İsraillilerin kirli postallarıyla Harim-i İsmetini çiğnedikleri Mescid-i Aksa’dan Mescid-i Haram’a arkadaşlarıyla beraber gelmiştir. Yolda herkes telbiye getiriyor ama İmam Gazali getirmiyor. ‘Ya imam neden telbiye getirmiyorsun?’ dediklerinde ‘Rabbimden karşılık alamamaktan korkuyorum’ diyor. Bunu hiç unutmayın. ‘Lebbeyk’ demek var, rabbimizden de ‘Hoş geldin kulum’ demek var. Mühim olan ona nail olmak. “Buradan İslamofobia hastalığına yakalanmış Avrupa’ya Arafat’tan marifet, Meş’ari Haram’dan şuur götürün…” Buradan giderken İslamofobia hastalığına yakalanmış Avrupa’ya bir şey götüreceksiniz. Arafat’tan avuç avuç marifet, Meş’ari Haram’dan avuç avuç şuur götürün o insanlara. Onların hidayetine vesile olsun inşallah. Allah salimen ganimen dönmenizi nasip etsin. |
823 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |